16 Mayıs 2023 - Salı

DİNAMİK FAY PUTLARI

Fifty-fifty modelinin seçim sonuçlarından sonra sosyal medyada birbirinize etmedik hakaret bırakmadınız ama "Bizi ve liderlerimizi bu hale KİM getirdi?" diyemediniz.

Yazar - Hidayet ÇAKIR
Okuma Süresi: 8 dk.
Hidayet ÇAKIR

Hidayet ÇAKIR

- Araştırmacı Yazar
Takip EtGoogle News

Space uzay ve bilim sitesi, "İlk kez Mars'ın çekirdeğinden geçen sismik dalgalar gözlemlendi ve Kızıl Gezegenin kalbinin bileşiminin ayrıntılarını ortaya çıkardı." diye devam eden bir haber geçiyor. Bu teknoloji nimeti hakikaten heyecan veriyor. Hani bizim pek globalist basın çetesi diyor ya "İnsanlık için büyük bir adım" işte öyle bir şey. Ama dur bir dakika! Bunun gibi bir çok nimetten biz de faydalanıyoruz. Mesela olası bir Bingöl/Karlıova depreminde beni 1 dakika 6 saniye önceden "Deprem Geliyor!" diye uyarıp siren çalacak olan basit bir uygulamam var. Bu size bir şey çağrıştırıyor mu? Yani milyon dolarlar harcanan, şatafatlı tatbikatlara tonla masraf eden bir kurum var ya hani! Sen anladın onu, ismini dahi anmak istemiyorum. Bu kurumun olası bir depremi önceden çevre illere bildirmek için savaş sirenlerine entegre ettiğini düşünün. Merkezde işe yaramayacak olsa da çevre illerin siren sesleri en az 30 saniye önce ötmeye başlayacak. Kimi yerlerde bu süre 2 dakikaya dayanıyor neredeyse. En azından çevre illere bir şans doğar.
Yazıma başlarken Mars'taki sismik hareketlerin gözlemlenmesinden bahsettim. Yani teknolojinin nasıl ilerlediğini görebiliyoruz. Peki bu teknoloji gerçekten insanlık için mi kullanılıyor? Hay Allah aklıma mRNA teknolojileri geldi. Demişken Sinan Oğan kalbine dikkat etsin. Malum sıvılar kalp krizinden paketlemesin sonra. Canlı yayında aşistlerle aynı öksürüğü buğuluyordu. Her neyse kalp krizi geçirtmeyeyim size de konumuza dönelim. Şimdi bırakın 1 dakika veya 30 saniye önce deprem uyarısı vermeyi, tarihi bir felaketin üzerinden 3 gün geçmiş ve ortada üniformalı kimsecikler yok. Terör yuvalarını anında tespit edip askeri üslerden kalkan SİHA ve jetlerle 1 saat içerisinde hedefi imha eden teknolojimiz var. Fetöcülerin inine götüren yazılımcılarımız var. Abi sanırım anlatamadım. Bir deprem olduğunu biliyorsun değil mi? Nüfus düzenlemesine katkı böyle mi sağlanıyor? Yaptığın onca tatbikatın imza, karekod, kaşe ve ünvanlı isimlerle dolu evraklardan oluşan dosyaları bir güzel dizmiş, içinde bulunduğu dolabı da temizlikçiye özenle sildirmişsin. Her odaya girişinde dosyaları yerli yerinde ve temiz görünce kendinle gurur duyuyorsun "işimi yaptım" diye. 


Şimdi diyeceksiniz ki yollar kapalıydı falan fistan... Hayır efendim ne alakası var? Ulaştırma Bakanı hava yoluyla depremin ilk günü geldi mi Adıyaman'a? Geldi geldi. Kimler bunu biliyor? Ellerinizi kaldırın lütfen. Herkes meşgul, seçim arefesinde ölüm döşeğindeki Soros'un talimatıyla danışıklı dövüş yapan iktidar-muhalefet tiyatrosunun 28 Mayıs'taki ikinci perdesine hazırlanıyorlar. Sanatçılar gerçek, roller gerçekçi. Ama daha dur bakalım. Enkaz başına gelmeyen olayın birincil sorumlusu olan ve sorumsuzluğu için bizi "AFFET" bile demeyen İFFET yoksunları, depremin birinci günü hatrı sayılır bir parlamenterin enkazı başında harıl harıl çalışıyordu. Lan hani yol yoktu? Hadi Ulaştırma Bakanı havadan süzülüp geldi de bu koca AFAD ve UMKE aracı nereden geldi? Hadi diyelim ki bu TOP SECRET cinsinden çok çok özel bir konuydu. Peki işin bitince kendilerini aracın önüne atıp "Gitmeyin, yalvarırım bizim enkazda da kurtarma çalışması yapın" diyen kadınların çığlıkları hiç mi içinizi acıtmadı? Bu memlekette ve bu memleketin insanında bir haller var: Tepkisizlik. Zaten trafikte de bir tuhaf davranıyorlar fark ettiniz mi? Acep o malum aşılardan sonra mı böyle oldu bilemem ancak depremdeki ölü sayılarından, enkaz başına gelmemeye; yas haline bürünüp sakal uzatmaktan tek bir istifa vermemeye kadar çılgınca istismarlara kadar her şeye tepkisiz kaldık. Çünkü üçüncü gün bizi gıda yardımlarına ve paraya boğdular. Muhtemelen asıl kayıpları da enkaz altında değil, paraya boğulanlarda verdik. 

Yardımlar için Allah herkesten razı olsun, eyvallah ancak doğruya doğru diyebilen kardeşim; neden yanlışa yanlış diyemedi acaba? Yoksa karakter erozyonuna mı uğradı? Ama bu ihmallerin sorumlulularını üstüne bir de ödüllendirmek yakışırdı bize. Ödüllendirdik de. Bir adet "Beka sorunu", bir adet depremde iletişim bantlarını daraltıp "Baba galiba ben burada öleceğim" diye sesli mesajını babasına ulaştıramayan ve sonra hayatını kaybeden kız çocuğunun yalvarışı için "Milli Güvenlik sorunu", bir adet işçi zammı ve memur zammı vaadiyle gönlümüzü fethettiniz. Buna karşılık biz de önce Rabia işaretiyle 4; kıvırdığımız başparmak için de 1 olmak üzere 5 milletvekili ile ödüllendirdik sizi. Onlarda değil, onlara vekalet verenlerde bir problem olduğunu geç fark ettiğim için de efendilerinizden helallik diliyorum. Hani Lucifer mahşerde yakasına yapışan cehennemliklere demiş ya "Ben size sadece fısıldadım ama günahı işleyen ben değil, sizdiniz". İşte ben bu senaristlere "DİNAMİK FAY PUTLARI" diyorum. Bizim mesele de o. Şeytanı aklasak da sizi paklayamayacağımızı anladık. Artık organik insanlar olarak biz de destekliyoruz sizi. 28 Mayıs'taki GALA için heyecanla bekliyoruz. Neden destekliyoruz biliyor musunuz?  Sizin fanatiklerinizden farklı olarak, akletmeyen, sorgulamayan ve gözü cebinden ötesini göremeyen topluluğa karşı sahnelediğiniz zulüm senaryosuyla, her adımda ateşe biraz daha yaklaştırılmalarını izlemek için elbette. Arada biz de gitmişiz çok mu? Canınız sağolsun! Dilimizde tüy bitti, meclisteki tüm partilerin aynı hedefe çalıştıklarını söylemekten. Gökten Allah, yerden zalim vuruyor ama uyanmıyorsan, utanmıyorsan ölmüşlerinden ve Allah'tan korkmuyorsan yapacak bir şey yok. 

28 Mayıs'ta kim gelirse gelsin, senaryo değişmez. Zaten slogan belli: "Ya benimsin, ya toprağın". Değil mi? Ben Menderes diyeyim, sen Turgut Özal; ben Muhsin Yazıcıoğlu diyeyim sen Sinan Ateş. Numan Kurtulmuş ve Fatih Erbakan da toprağı erteleme seçeneğini işaretleyenlerden mesela. Her neyse belki sen şimdi konforlu çadırında rahatsın ama daha kötüsüne hazır ol. Ama sen bunları okuyup moralini bozma. Önceden yaptığın gibi hep iyi sandığın tarafından tut. Mesela evinden geriye kalan arsanın üzerine arada bir uğrayıp orada çer çöp toplayan çocuklara piişşt de. Allah'a şükürler olsun arabayı kurtardık deyip, her sabah ve akşam yaptığın gibi etrafını şöyle bir tavaf et. Su kuyruğuna girip "Allah böyüklerimize zeval vermesin" de. Ardından Ziraat Bankası kuyruğunda sıra gelince sana tebessüm eden Tüyçe hanıma deprem kredisi sor. Sonra ekranın başına geçip falan siyasiye bağır çağır rahatlarsın. Dilini korkak alıştırma, çünkü karşı taraf da sana aynı şeyi yapıyor. Ekrandaki talimatlarla yaşamaya devam et ama fırsat bulursan şu toplu mezara bir uğra hal hatır sor için cız etmeyecekse...

 

Selam ve duayla.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.