23 Ağustos 2021 - Pazartesi

2023 SEÇİMLERİNİ UNUTUN

Mecliste yüce Kuran'ı bile sorgulayanlar, ne hikmetse bu konuda sus pus oldular. Hele bir de Sağlık Bakanımız var ki dillere destan!

Yazar - Hidayet ÇAKIR
Okuma Süresi: 8 dk.
Hidayet ÇAKIR

Hidayet ÇAKIR

- Araştırmacı Yazar
Takip EtGoogle News

Kıymetli Tenkit Media takipçileri,

Önceki yazımda Taliban'ın ABD'nin de ön gördüğü bir tarihten önce Kabil'i kuşatacağını yazmıştım. Öyle de oldu hatta benim tahminimden 24 saat sonra Kabil düştü. Kimse müneccim değil. O kadar mülteci boşuna gelmedi. Taliban'dan kaçıyorlardı çünkü Taliban'a karşı ABD ile omuz omuza savaşmışlardı. Beraber çay, sigara viski yudumlayıp USA vatandaşı olabilmek için karısından kızından feragat edenler bile vardı.

Kendi öz yurdunuzda işgalcilerle hareket ediyorsanız, aslında bir yurdunuz yoktur. Ne Amerika'ya yaradılar, ne Taliban'a, ne kendi öz yurtlarına ne de Türkiye'ye yaradılar. Hain, her yerde haindir. Bırakın yurdu, kendi öz ailelerini dahi terk ettiler. Şimdilerde Anadolu'da çektikleri videoları Tik Tok'ta paylaşmakla meşguller. İşte hain olmak, böyle bir şey. 

Peki bunu istihbarat örgütleri bilmiyor mu? Bilmek ne? Ötesini biliyorlar. Zaten onlara da "Yeni Dünya Düzeni"nde, para karşılığı her şeyi yapabilecek insan profili lazımdı. Kolay hastalanmayan, genetiği değiştirilmemiş, test, aşı olmamış, karakteri her türlü değişime açık, sonradan görme insan profilleri 2023 sonrasının ucuz işçi karıncalarıdır. 

Onlara göz kırpanların, onlardan fıtraten çok da geri kalır bir yanları yok. Halkını, işsizlerle korkutup; asgari ücrete şükreder konuma getirecek kadar kurnaz olmalarını bir fark olarak görmezsek elbette. Öncelikle Suriyeli mültecileri, bu bakımdan onlardan ayırt etmek icap ediyor. Gizli Esed hayranlarını saymazsak, geriye kalanların çoğu karakter sahibi ve uyumlu insanlar. Taştan değil de, çöpten ekmeklerini çıkarmalarını bir rekabet ihlali veya haset konusu yapmazsak yine...

Hadi sözün özüne gelelim. Bunların 2023 seçimleriyle ne ilgisi var diye.

Bakınız pandemi yeni başlamış. Benim gibi komplocular, aşı pasaportundan bahsederken bunu dalga konusu yapanlar; bu gerçekleştiğinde dahi akıllarının 0,0001'ni kullanmak yerine daha da hiddetlenip "Benim oğlum tıp öğrencisi, ondan iyi mi bileceksin, benim falancam öldü" diyordu, diyorlar. Haklı olarak. Neye göre haklı? 0,0001'in beyin performansına göre elbette. Sonra yaşadığım ilde bir sendika var. İsmini tahmin edersiniz. Onun başkanını etiketledim: "Memurlar yavaş yavaş tasfiye edilecek" dedim. Açıklamasını da yaptım. Canlı dersin aslında bir mesaj olduğunu ve tüm öğretmenlerin yerine bilgisayar başındaki 45 öğretmenin aynı işi göreceği günlerin geleceğini yazdım. Kızdılar tabii. Neleri yazmadık ki? Hepsi durur sosyal medya hesabımda. Polisin, sağlıkçının, işçinin hatta hükümetlerin bile işsiz kalacağı günlerden bahsediyoruz. Buna rağmen bindikleri dalı kesmeye devam ediyorlar. Kaddafi'den, Saddam'dan ve diğer emsallerinden hiç ders çıkarmadıkları belli. Çünkü makam da can gibi şirindir. İşte! O günler gelmedi mi? Aşı zorunlu olmadı mı? PCR aşıya alternatif gösterilmiyor mu? Seyahatlerde PCR/Aşı dayatması var mı yok mu? Kanser, SMA, şeker, tansiyon, kalp, böbrek hastalarını görmezden gelen bu küresel zihniyet, grip kadar öldürmeyen bu hastalık için kapımızı çalıyor, insanları ikna; ikna olmasa mobbing yöntemiyle iyileşmeye(!) zorlamıyor mu?

Yıllardır birbirlerini, hakaret derecesine varan tartışmalarla yiyip bitiren siyasi partiler, söz konusu pandemi olunca, bütün dünyayla ağız birliği etmişçesine paralel hareket ediyor. Yahu en azından ana muhalefet bir önerge verseydi, şöyle yapmacıktan bir soru, bir ünlem, bir virgül koysaydı ya! ama yok! Koca memlekette bu Ali Cengiz'e soru sorma cesaretini gösteren sadece Rahmetli Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'ın Yeniden Refah Partisi ve Anadolu Birliği Partisi oldu. Mecliste yüce Kuran'ı bile sorgulayanlar, ne hikmetse bu konuda sus pus oldular. Hele bir de Sağlık Bakanımız var ki dillere destan! Ege'de, Karadeniz'de fırtınalar koparken, sular seller olurken o "aşı aşı aşı" diyordu. Gidin yenge hanıma sorun, uykusunda aşı demiyorsa... Ama ben boşuna 3 kez aşı yazmadım. Çünkü geçen günkü konuşmasında 3 kez aşı tekrarıyla bitirmiş konuşmasını. Siz yatın kalkın sizi bu kadar düşünen bir sağlık bakanınız olduğu için şükredin! Böyle bir muhalefet, böyle bir iktidar ortağı ve sırf barajı aşma hayalleri kuran, aynı oyunun farklı oyuncuları rolündeki partileriniz olduğu için şükredin. Sizi Fetö'de uyaran, uyandıran ancak bu kez uyutan, o sözde dürüst köşe yazarlarını düşünün. Fetö bile Yeni Dünya Düzenine destek veriyor. Elde var bir kaç küçük ama dürüst TV kanalı, yazar; ve liyakatla tanışmamış araştırmacı, stratejist. Onlar da sosyal medyada destek görmese, seslerini duyuramayacaklar.

 

SEÇİM YOK BEYLER!

 

Seçimi unutun. 20 milyonu aşısız, 20 milyonu da bezdiriyle bu işe bulaştırılmış bir memlekette, meclisteki partilere ekmek kalmadı artık. Terör konusunda kahramanlık örneği gösterip PKK ve Fetö'ye en büyük darbeyi vurdunuz amenna! İçeride terör neredeyse sıfır noktasına ulaşırken, güvenlik tedbirlerinin terör zamanlarından bile daha fazla uygulanması sizi hiç kuşkulandırmadı mı? Bu tedbirler sizin için sayın halkım. Şimdi mide, paranoya kramplarından dolayı kendini yemeye hazırlanıyor. HES koduna kodlanan sensin artık. Ne iş yaparsan yap, kim olursan ol, dinin, dilin, milliyetin ve makamın ne olursa olsun bu girdapa sen de dahilsin. Kralımızın eli kolu bağlı. Bir süre direnebildi ancak tamamını kaybetmektense, süreci zamana yayıp Abdulhamit gibi bayrağın ömrünü uzatmayı tercih etti. Evet, sen de, öteki de; işçisinden mitçisine herkes bu süreçten zarar görecek. Dijital zorbalık, karşı duran veya durmayan bir çok insanı yutacak ancak en çok destekçilerini yutacak. Küreselcilere çanak tutanlar, direnenlerden daha fazla zarar görecek. 

Biz, küçük gazeteciyiz, küçük yazarız, minik çizeriz. Okuyanımız yoktur pek. Kimi zaman parmak sayısını geçmez. Yine de naçizane bir şeyler karalıyoruz. Geçen haftalarda Hilal Kaplan Hanıma yazdım. Allah(haşa) yanılmaz dedim. Çünkü ayet: "Onlar, sizinle dost olmaz" buyurur, diye de ekledim. Başka bir ayet ise "Onların asla bizim iyiliğimizi istemediklerini" yazar. Hiç bir şey bilmiyorsanız, bunu bilin. 

Osmanlı sonrası cetvellerle çizilip, sınırlarla ayrılan ve bölük pörçük edildikten sonra milliyetçi duygularla kurulan onlarca irili ufaklı ülke, 1 asırlık ömrünün sonuna geldi ve hepsi dönüşüme uğrayacak. Herkes zannediyor ki küreselciler kazanacak. Hayır, en çok zararı onlar verse de, mazlumlar kazanacak. 2023 öncesi panik nedenleri bu. Tabiatı ve içindekileri tahrip ederek kaçınılmaz sonu tersine çevirmek veya mağlubiyetten önce elindeki her şeyi yakıp yıkarak peşin intikam sergileyen bu sahte efendiler, kaybedecek.

Evet, seçim yok. Küresel darbe var. Kimse bir yere gitmiyor. The Economist "Kaçacak Yer Yok" demiş ya; sizin kaçacak yeriniz var mı? 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.