28 Nisan 2024 - Pazar

ADIYAMAN VALİSİNE AÇIK MEKTUP

Kıymetli Adıyaman Valisi Dr Osman Varol'a açık mektup...

Yazar - Hidayet ÇAKIR
Okuma Süresi: 9 dk.
Hidayet ÇAKIR

Hidayet ÇAKIR

- Araştırmacı Yazar
Takip EtGoogle News

Kıymetli Adıyaman Valisi sayın Dr Osman Varol,

Malumunuz dün akşam Adıyaman Altınşehir karakolunda talihsiz bir olay yaşandı. Karakolda görev yapan ve daha önce FETÖ'den açığa alınıp tekrar görevine iade edildiği iddia edilen ve anne babasını kaybettiği bildirilen bir polis memuru, karakolun komiserini ve yardımcısını katlediyor! Şimdi olayın neresinden tutalım? Vatandaşla muhatap olduğunda her şeyi bilen edasıyla konuşan polis profillerini mi? Mobbingi mi? Yoksa olay yerinde işini yapmaya çalışan basın mensuplarına saldıran, küfreden ve hatta gözaltına almaya çalışan polisi mi? Hale bakın, Polise üzülürken; polisten dert yandığımız bir ülkede yaşıyoruz. Malum olayda AA muhabiri Orhan Pehlül ve yanındaki yardımdıcısı kötü muameleye maruz kalırken, NTV muhabiri Mehmet Ferit Binzet gözaltına alınmaya çılışılmış, sonrasında serbest bırakılmış, hatta basın kartının sahte olduğu iddia edilmiş.

"Olay henüz sıcak, basın mensuplarını şimdilik konuşmayalım" diyenlere bir kaç kelam edeyim. Yahu bu memlekette polisin ve daha nice kurum personelinin arkasını toplayan, onları pohpohlayıp duran ve karşılığında şiddete, küfre ve hakarete maruz kalan Adıyaman basın mensuplarıyla alıp veremediğiniz nedir? Kimisi asgari ücretle çalışırken, kimisi cebinden ödeyerek bu işi yapıyor! Karakolda 2 şehidin var, sosyal medyada yalan yanlış bilgilerle provakatif paylaşımlar almış başını giderken basın mensupları olayın gerçek halini kamuoyuna vererek bir nebze kamuoyunda oluşan tepkiyi dindirmiyor mu? İşte arkanızı toplayanlara reva gördüğünüz muamele bu! Sanki şehit olan polis memurlarına bir tek kendileri üzülüyormuş gibi bu olaydan kendine her muameleyi yapma hakkı tanıyan bu kurumun bazı personellerini derinden bir ayıklamak ve temizlemek gerekmiyor mu? İzin almak zorunda olmadığı halde olay yerlerinde polisten nezaketen izin alan incelikli basın mensuplarıyla bile anlaşamıyorsanız artık olaya biraz da kendi pencerenizden bakmayı bilin! Bu ilin valisi Dr Osman Varol, daha önce de buna benzer bir basın zorbalığı yaşandığında çıkıp bir özür dileme nezaketi göstermek, bu muamelede bulunan polis memurlarının tedaviye veya ilgili bir eğitime ihtiyacı olup olmadığını bile sorgulamamış bir adam. Buraya kadar sabrettik ama bundan sonra bu tür zorbalıklardan sorumlu kim olursa olsun, İç İşleri bakanlığını da etiketleyip haberleştireceğiz. Ne zamandan beridir bu ülkede kamera veya benzer dökümanlar yasa dışı silah muamelesi görüyor? Elinizde buz gibi dezenformasyon yasası var. Neden bu sektörden ekmek kazanmaya çalışan, vergi ödeyen basın çalışanlarıyla uğraştığınız kadar sosyal medya hesabını gazeteci hesabı gibi kullananlarla uğraşmıyorsunuz? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Tenkit Media devlete vergisini ödüyor, muhasebeciye aylık, İhlas Haber Ajansı'na aylık ödeme yapıyor. Hosting maliyetleri vb. bir çok kalemde cepten ödüyoruz. Muhasebecimize sorun bakalım toplam gelirimiz ne kadar? 2500 TL! Evet, faaliyete girdiğinden beridir SANKO'dan 2 kalemde toplam 2500 TL gelirimiz var. Bu sizin için bir şey ifade etmiyor mu? Merdivenaltı basına bir şey diyemem ama şu konuyu bir açıklığa kavuşturun artık. 

Adıyaman'da gazetecilere reva görülen muamele son bulsun artık

Deprem bölgesinde her şeyi güllük gülistanlık gösterme çabalarının gerçeği yansıtmadığı deprem bölgesinde 13 araçlık konvoyla gezilmeyeceğini, bölge halkının geçimsizlikle boğuştuğunu size ya anlatamadık ya da siz anlamak istemediniz. Tasarruf önlemleri adı altında ne yaptığınızı bilen de yok. Depremden sonra siren, çakarlı uyarıcılar dahil çeşitli araç sinyalizasyonlarının sürekli görüldüğü ve işitildiği bir şehirde vatandaşın psikolojisini bozdunuz. Devletin size verdiği makam ve yetkileri bir baskı aracına çevirircesine gösterdiğiniz üstenci tutum, tavır sabır taşlarını çatlattı ve dizeler meydana geldi. Birilerinin size hatanızı gösterebileceğini veya bunu yazıp çizeceğini hesaba katmadınız belki. Ya sizi yanlış bilgilendirdiler, ya da siz bürokrasiyi kutsayıp, bunu halkın üzerine taşıdınız. Yahu siz bu şehre hizmete gelmediniz mi? Akademik kariyeriniz de var ancak 3 tane polise sözünüz geçmiyor mu? 

 

Bu polislerin ruh hali nedir böyle? 

Bunların vatandaşlar ve basın mensuplarıyla olan diyaloğu hiç mi kulağınıza gelmedi? Biz haberlerimizin çoğunu ajanslardan alıyoruz ama bir keresinde imtiyaz sahibi olarak ben de sahaya ineyim dedim. Bir polis uygulamasına denk geldim. Yunuslar uygulama yapıyordu. Nezaketen adamlara (hazırlıksız yapıldı denmesin diye) "Çekim yapacağım" dedim. Her kafadan bir ses çıkıyor. Birisi "Komiserime sorayım, diğeri kimliğine bakayım, öteki "Bu da başımıza bela oldu" diyor. Yahu daha bir şey yapmadık. Bu kamuoyu, BASIN olmazsa nasıl anayasal hakkı olan bilgiye erişecek? Hani bu bir kamu hizmetiydi? Keza kurum amirleriniz! Hepsinde bir hinlik! Vatandaşla muhatap olurken sahte tebessümlerle sahte nezaket gösterilerini çok seviyorlar! Ama sıra kendi personellerine gelince adeta diktatörlere dönüşüyorlar! Altınşehir'deki karakol faciasının perde arkasında da böyle bir durum var mı bilmiyoruz ama oralara gidin, bir hal hatır sorun. Hazırlıksız gidin. Haber edince o kurum saatler öncesinden savaş alanına dönüyor. Amirlerden fırça atan atana. Nasıl bir karşılama yapılacağı dahi önceden konuşuluyor. Bunun anlamı nedir biliyor musunuz?

 

 "DEMESİN DİYE veya ŞEKLİNDE DÜŞÜNMESİN DİYE"

Evet, işin iç yüzü bu. Yani bir sorun varsa, siz bilmeyesiniz diye tiyatral hazırlıklar yapılıyor. CİMER, Adıyaman MEM şikayetleriyle dolu. Okul müdürlerinin havasından geçilmiyor. Borsa İstanbul Anadolu Lisesi'nin müdüre hanımı, daha vatandaş derdini anlatmadan; "Biliyorum, hepimiz deprem yaşadık AMA..." diye vatandaşın sözünü/önünü peşinen kesiyor ve velilerin şikayetlerini dinlemiyor. Bu yalnızca bir örnek ancak bu kentin mülki amiri onlara gerekli üslubu gösterirse, onlar da bu taklitçi ve yapay görüntüden uzaklaşacaklar.  Pek kıymetli müdürümüz size hesap/bilgi vermiyor mu yoksa sizden saklama cüreti var mı? Siz, bu kentin mülki amirisiniz. Daha sivil, daha bizden, daha samimi ve daha empatik durmalısınız. Madem bu şehrin size özellikle deprem sonrası ihtiyacı var, siz bunu salt devlet kaynaklarıyla sınırlı tutmayın. İnin o araçtan. Gidin de demirci pazarında bir çay için, korumaları izne gönderin, sosyal medyada bir vatandaşa cevap yazın, Adıyaman'ın yerel gruplarında gezinin. Çok iyi bir sosyal medya kullanıcısı ve gözlemcisi olduğunuzu, agresif ve hırslı biri olduğunuzu da biliyoruz. O halde çaya gelin, kahveye çağırın ve içimizde bulunun. Biz öcü değiliz. Basınıyla esnafıyla, derneğiyle  bu memleketin çocuklarıyız. Sizin üzüldüğünüze biz de üzülüyoruz, sevindiğinize biz de seviniyoruz. Aynı suyu içiyor, aynı tozu soluyoruz. Eğer basın danışmanınız size tavsiye etmediyse ben edeyim: Bu şehrin basın mensupları en çok birbirleriyle didişirler ama ama hepsi aynı doğruya farklı kanallardan yaklaşır. Öncelikle sizin emrinizde olan polis memurlarının vatandaşa ve basın mensuplarına karşı takındığı bu sert mizacı terk etmelerini isteyin. Bu şehirliden kimseye zarar gelmez. Tanıdığınız kadar, tanımadığınız gazeteciyi bağrında besleyen bu şehrin görünmeyenlerini görmek için sıradan insanların hayatına karışın biraz. Daha geçi yok yarın, herhangi bir kurumda masa başında çalışan bir memurunuza "Çayın var mı hemşerim" deyin. Evet hemşerim deyin çünkü bir vali, valisi olduğu şehrin hemşehrisidir. Bir belediye otobüsüne binin, kart okutun, ayakta yolculuk edin, hasbihal edin, "buranın valisi kim, nasıl bilirsiniz?" deyin. Deyin yahu! Wallahi bir şey kaybetmezsiniz. Kazanacağınıza da kefilim. Naçizane tenkitlerimiz böyledir! Kabul görür veya görmez ama hakikat her zaman başka söyler. Dili biraz farklı, sindirilmesi zordur.

Bu vesileyle;

Dün akşamki vahim olaydan sonra size ve memlekete taziyelerimizi sunar, aynı olayların tekerrür etmemesi için duacı olacağımızı söylemek isterim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.